29 Haziran 2013 Cumartesi

TAYAKADIN KÖYÜ TARİHİ







TAYAKADIN KÖYÜ'NÜN KISA TARİHİ



    Tayakadın Köyünün (şimdi mahalle) adı eski kayıtlarda "Daye Hatun" ve "Daye Kadın" olarak geçmektedir. Tapu kayıtlarından, Tayakadın Köyünde Gülşirin Daye Hatun Vakfına ait araziler olduğu anlaşılmaktadır. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa'nın da (Koca Reşit Paşa) Tayakadın Köyünde arazilerinin olduğunu  tapu kayıtlarından öğreniyoruz. 
    
    Tayakadın Köyünün komşuları Terkos Köyü (Durusu), Yeniköy Köyü, Baklalı Köyü ve İmrahor Köyü'dür. Durusu (Terkos)  Köyü ve Trikos Kalesi hakkında Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde bazı bilgiler yer almaktadır. 
    Tayakadın Köyü ormanının ve arazisinin içinde, köylülerin dahi görmediği, bilmediği muhtemelen erken Roma döneminden kalma bazı su kemeri ve su yolu kalıntıları bulunmaktadır.  İTÜ de Prof Dr. Derya Maktav'ın İTÜ Vakfı dergisinde yayınlanan makalesinde: Bizans İmparatorluğunun ilk döneminde inşa edilen, Vize'den gelip İstanbul'daki Valens Kemerine bağlanan  su yollarının  Tayakadın Köyünden de geçtiği belirtilmektedir. Tayakadın Köyündeki kemer kalıntılarının da bu su yoluna ait olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, söz konusu su yolu kalıntılarının araştırılıp fotoğraflandığına dair kaynak bulamadım. Su yolunun kalıntıları  köy arazisinin bazı bölgelerinde hala görülebilmektedir. Bu kalıntılar fotoğraf ile belgelenmediği taktirde kısa süre sonra yok olacaktır. Bu su kanalının yüzeyde kalan bazı bölümleri tarafımızdan görüntülenmiştir. Araştırmacıların dikkatine sunulur.
Bu sitede görüntülerini verdiğimiz  bazı su kemeri kalıntılarının bir bölümü 3.Hava alanı inşaatıyla birlikte yok olmuştur. Bu konuda yaptığımız bilgilendirmeler işe yaramamıştır.

    Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde; Terkos ve Tayakadın ile ilgili olarak şu ifadeler yer almaktadır: "Terkos Gölü Av Alanı: Şahin palayan ile gölde ördek avlanır. Kiteli Köyü gezinti yeri, Türkişe Köyü gezinti yeri, kısacası İstanbul'un batısında yetmiş parça bayındır, ormanlı av yeri, bağlı bahçeli köyler vardır ki, her biri birer kasaba gibi camili, çarşılı gezinti yerleridir.

    Balkan Harbine kadar Tayakadın Köyünde ağırlıklı olarak Bulgar kökenli nüfusun  yaşadığı bilinmektedir.
    İstanbul’da Bulgarların yoğun olarak yaşadığı semtlerde kiliseye bağlı okullar mevcuttu. Balkan savaşından sonra İstanbul’da 3 sınıflık Pera ve Langa ile Fener’de ilk ve ortaöğretim okulları mevcuttu. Daha sonra İstanbul’un köyleri olan Terkos, İmrahor ve Tayakadın’da birer okul daha açılmıştır.

    Tayakadın Köyünün yerli halkını, Bulgaristan’ın 1908 yılında bağımsızlığını ilan etmesi ve daha sonra Balkan Harbi öncesi oluşan göç dalgasıyla Bulgaristan’ın Şumnu, Aydos ve Petriş  kasabalarından gelen Türk göçmenler oluşturur. Köyde yaşayan Bulgar nüfus da aynı yıllarda Bulgaristan’a göç etmiştir. Köye ilk gelen muhacirlerin  anlattıklarına göre,  yolların kapanması nedeniyle Bulgar nüfus bir süre Bulgaristan'a gidememiş, Türk nüfusla birlikte altı ay kadar birlikte yaşamıştır. İlk gelen bu muhacirlerden eli silah tutanlar Çanakkale ve  daha sonra Güney Cephesine gönderilmek üzere askere alınmıştır. Köyde, yaşlı erkekler, kadınlar ve çocuklar kalmıştır. Evli olup da askere alınanların isimleri bilinmektedir. Ancak, bekar olarak askere gidip şehit olanların kayıtları bilinmemektedir. Çeşitli cephelere gönderilen askerlerden sadece Ahmet Yemişken ve Sığırtmaç Ali'nin   geri dönebildiğini biliyoruz. Bu konuda detaylı araştırma olmadığından şehit olanların isimleri sözlü olarak nesilden nesile aktarılmaktadır. 

    Günümüzde Bulgarlardan kalan ahşap binaların tamamı yıkılmıştır. Çok azının temel kalıntıları vardır. Köydeki ayazma ve diğer tarihi  yapılar da maalesef yok olmuştur. 
Tayakadın Köyünde tescilli bir adet bina vardır. Köy arazisinde çok sayıda yüz yaşını aşkın meşe ve gürgen ağacı vardır. Bu ağaçlar tescilli olmadıklarından bir süre sonra onlar da yok olup gideceklerdir. 

    Oya Baydar ve Melek Ulagay'ın  'Bir Dönem iki Kadın ' adlı eserinde Oya Baydar : " ...Daha sonra Merzifon, Samsun, Terkos Gölü civarındaki Tayakadın Köyü...Babam oradan oraya sürülüyor, hep de kırsaldayız. 1945 de İkinci Dünya Savaşı bitmek üzere, ama babamın komutanı olduğu topçu alayı sınır ötesi birliklerden biri, yani savaş düzeni sürüyor, düşman uçaklarına hedef olmasın diye geceleri karatma var hala. Ev haline getirilmiş derme çatma kulübedeki pencerelerimizde siyah storlar. Karanlık basınca telaşa düşüyorum, aman hemen kapatalım, bombalamasınlar bizi. Savaş korkum ve savaş karşıtlığım sanırım o günlere geri geder. 
    O yılarda asker ailelerinin yaşadığı mahrumiyetlerin tümünü yaşıyoruz. Bir çocuk için eğlenceli tarafları da var bu hayatın. Mesela Tayakadın da bir atım vardı. Rüzgarda deniz gibi dalgalanan buğday tarlaları, kır tavşanları çeşit çeşit otlar kır çiçekleri, sokak köpekleri, kuzular, kediler, tavuklar çocukluğumun parçası oldu." denilmektedir.        

Buradan da anlıyoruz ki, askeri birlikler  Tayakadın Köyünde uzun süre yerleşmiş. Yaşı 60'ın üzerinde olanlar köydeki cephaneliğin taşındığı günleri net hatırlarlar. Askerlerin inşa ettiği cephanelik binalarının bazıları ve su kuyusu halen durmaktadır. Bu konunun askeri kaynaklardan daha geniş araştırılmasında fayda var. Biz şimdilik bu kadarıyla yetinelim. 

    Devlet arşivlerindeki Çatalca  Mutasarrıflığı tahrirat Kaleminin Adet: 2311/13 sayılı yazısında:"Tayakadın Çiftliği mutasarrıfı Veli Bey'in üç yüz otuz üç tarihinde mezkür çiftliği bir kıt'ada beş bin dönüm pernallık, bir kıt'a da on bin dönüm orman ve bir kıt'ada otuz dönüm tarla olarak müsted'i  Celal, Rıfat, ve Mustafa beylere ferah eylediği ve Balkan Harbine kadar mezkür karyede Bulgarlar ikamet etmekte olup ma'lümül mikdar arazi haricinde sahip-i evveli Veli Bey'in hiç bir alaka ve istifadesi bulunmadığı ve Balkan Harbini müteakip Bulgarların hicret etmesiyle mezkür karyeye muhacirin iskan edilüp emval-i metrukeye ait arazi de icra-i zira'at ettikleri ve üç yüz otuz üç tarihinde müsted-i müma'ilehim çiftlillerine ait arazi hududunun tadbikiyle alamet-i sabite vaz'ını talep eylemeleriyle mahalline i'zam kılınan heyetİ_i keşfiye ve tahkikiyle " denilmektedir.

Yukarıda sözü edilen araziyi Tayakadın köyüne yerleşen  muhacirlerden 104 kişi birleşerek 1932 yılında  Yüzbaşı Rıfat, Kimyager Mustafa ve Kaimmakam Celal beylerden 20.000 Lira bedelle satın almışlardır. Tapu kaydında bu 104 kişinin isimleri yazılıdır. Köyün Türk kurucuları da tapuda isimleri yazılı bu kişilerdir. Kısmen  orman  olan söz konusu arazi 1945 yılında 4785 sayılı Kanunla, bedelsiz olarak, devletleştirilmiştir. 4785 sayılı Kanunla ilgili bilgileri bu siteden öğrenebilirsiniz.

1972 yılında yapılan kadastro çalışmasında orman tahdit sınırları dışında kalan ve köylüler tarafından  tarım arazisi olarak kullanılan tarım arazilerinin tamamı, 'devletleştirme' gerekçesiyle, haksız ve bedelsiz olarak Hazine adına tescil edilmiştir. Bu durumu kabul etmeyen Tayakadın Köyü halkı dava yoluna gitmiş, Gaziosmanpaşa Kadastro Mahkemesinde 14 yıldan daha uzun süren davalar köylüler lehine sonuçlanmış ve köylülerin büyük bölümü tapularına tekrar kavuşmuşlardır. Davalar sonuçlandıktan sonra, bazı taşınmazların parsel numaralarının dava dilekçesinde, avukat hatasıyla (sehven) yer almadığı için bu taşınmazlar için dava açılamadığı sonradan anlaşılmıştır. Davalar 10 yıl içinde sonuçlanmış olsaydı dava açma süresi içinde yeni davalar açılabilirdi. Ne yazık ki dava açma zamanaşımı nedeniyle, dava açılmayan taşınmazların tapuları Hazine lehine kesinleşmiştir. Bu durumdan pek çok kişi mağdur olmuştur. Tayakadın Köyü halkı haksız devletleştirme uygulamalarından kaynaklanan sorunları hala yaşamaktadırlar. Orman vasfıyla bedelsiz olarak (mahkeme kararlarıyla sabittir) devletleştirilen bu arazilerin bir bölümü daha sonra 2 B olarak tespit edilmiş ancak bu konuda son çıkan 6292 sayılı Kanun hak sahiplerine iadeyi öngörmediğinden  köylüler (hak sahipleri) tapulu arazilerini yıllar sonra tekrar parayla satın alınmak zorunda kalmıştır. 
    
    Şimdi de, Kanal İstanbul Projesi gerekçe gösterilerek 2 B parsellerinin hak sahiplerine satışı yapılmamaktadır. İnsanlar yüz yıldan bu yana yaşadıkları tapulu evlerini parayla da olsa satın alamamaktadır. Vatandaş, siyasilere ulaşıp derdini bir türlü anlatamamıştır. Bürokrasi de konuya hakim olmadığından çözüm üretememektedir. Yasalara ve İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarına tamamen aykırı olan bu durumun bir an evvel çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu konuda bazı kişiler tarafından idare mahkemelerinde açılan davalar kişiler lehine sonuçlanmış, idarenin Danıştay nezdindeki temyiz istemi henüz sonuçlanmamıştır. Bu konu Devlet-Vatandaş ilişkisinde Devletin yanlı bakış acısına iyi bir örnektir. 


(NOT:25.11.2014 tarihi itibarıyla kullanım kadastrosu çalışmalarına başlanmıştır. Ancak 20.07.2018 tarihi itibarıyla satış yapılmamıştır. (07.07.2022 satış yok,15.05.2024 satış yok, 10.09.2024 satış yok).

   Yukarıda izah edildiği üzere, Devlet tarafından hiç bir bedel ödenmeksizin  1945 yılında devletleştirilen Tayakadın Köyü özel ormanlarının büyük bölümü üzerine 3. Hava Alanı inşa edilmiştir. Bu husustaki  tüm resmi belgeler devlet arşivinde ve bizde mevcuttur.

    Tayakadın köyü arazisinin bir bölümü de Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca "Rezerv Konut Alanı" olarak ilan edilmiştir. (30.04. 2014 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır). Bu durum köy halkının bir kez daha mağdur olmasına sebep olmaz inşallah.
 
    Sözünü ettiğimiz 2 B vasfındaki arazilerin hak sahiplerine satışı bu nedenle durdurulmuştur. Bu konuda İstanbul Defterdarlığına dilekçeyle başvuru yapan vatandaşlara da bilgi verilmemektedir.

    Tayakadın Köyünde 1980’li yıllara kadar mangal kömürü üretimi yapılmıştır. 1968 yılına kadar toprak yol olarak kullanılan şimdiki Tayakadın-Arnavutköy yolundan İstanbul'a manda ve öküz arabalarıyla taşınan mangal kömürleri İstanbul'un önemli bir yakıt ihtiyacını karşılıyordu.
Köylüler 1950 yılında da  Türkköşe (Türkişe)  Çiftliğini satın alarak  aralarında paylaşmışlardır. Böylece köy bugünkü sınırlarına ulaşmıştır. Türkköşe (Türkişe) Çiftliği de bugün yeni yerleşim alanına dönüşmüştür.

    Köyün içinden geçen D20  karayolu Tanzimat sonrası ihale edilerek açılmıştır, bu yol 1940 yılında taş şose olarak yeniden inşa edilmiştir. Bu yolun yapımında yol vergisini nakdi olarak ödeyemeyen vatandaşların çalıştırıldığı bilinmektedir. 
1990 yılında Tayakadın Köyü ormanından geçen  Hasdal- Yassıören çift yolunun inşaatına başlanmıştır. Halen kullanılmakta olan bu yolun bir bölümü inşa edilecek 3.Hava Alanının altında kalmıştır. D20 Karayolu 3. Havaalanın dışından geçirilerek Yeniden inşa edilerek 2018 yılı Ocak ayında tekrar açılmıştır.

    Tayakadın Köyü meydanı 2017-2018 yıllarına yeniden düzenlenerek bu günkü halini almıştır. Yapılan masraf bize göre israftır ve boşa gitmiştir. Meydan düzenlemesi adı altında yapılan betonlaştırma tam bir çevre katliamıdır. Meydanın eski halinin fotoğraflarıyla yeni hali  karşılaştırıldığında tam bir mimarlık ayıbının olduğu herkesçe kabul edilmektedir. Güzelim meydan betonlaştırılarak nasıl berbat edilir diye merak edenler Tayakadın köyünü örnek olarak gösterebilirler. Yıkılan eski köy binasının yerine inşa edilen bina tam bir mimarlık ayıbıdır.  Bu konu  Çevre Mühendisliği Fakültelerinde ders konusu yapılmalıdır ki bizim konu açıklığa kavuşsun. Ülkemizde, yapılan israfın hesabı sorulmadığından köy meydanı inşaatına harcanan paranın hesabı da hiç bir zaman sorulmayacaktır. 
    İstanbul'da 3. Havalimanının bitişiğinde  çok güzel bir konumda tabiat harikası bir köyde (Şimdi mahalle) kanalizasyon olmadığından taşan foseptikler yollara akmaktadır. Maalesef köy sahipsizdir. Bunda bizim de kusurumuz çoktur.

    Tayakadın Köyünün komşusu olan Durusu (Terkos)  ise İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan Terkos Gölünün yakınındadır. Durusu'daki tarihi su pompalarının kuruluşu 1880 yılına kadar gider. Bu konuya ilgi duyanlar http://www.arkitera.com/haber/index/detay/akibeti-bilinmeyen-bir-muze-girisimi--istanbul-su-medeniyetleri-muzesi-terkos-pompa-istasyonu/9005 internet adresinden daha geniş bilgi edinebilirler. Durusu'daki su müzesi yapılan onarım ve tadilata rağmen hala neden halkın ziyaretine açılmamıştır. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı müzenin açılışını törenle yaptıysa da müze halen kapalıdır. (05.09.2024) Bu konuda da İSKİ sitesinde bir açıklamaya rastlamadık. Bölgenin tanıtımı için bu müzenin en kısa sürede ziyarete açılmasında fayda vardır. Bu konuyla ilgilenene de rastlamadım. 
    
1960’lı yıllarda Tayakadın köyünden İstanbul’a göç olduysa da, 1980 yılı sonrası Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden gelen göçlerle köyde nüfus patlaması yaşanmış bunun sonucu kaçak yapılaşma adeta patlamıştır.

    Eski köy camisinin karşısında yer alan tarihi “Gürler Çeşmesi” yapılan onarımla maalesef eski özelliğini tamamen  kaybetmişse de adına yakışır olarak yaz-kış gürleyerek akar. Onarım adı altında yapılan yıkım ile çeşme adeta katledilmiştir. Bu yetmiyormuş gibi onarımı yapan kişi çeşmeye kendi adını yazdırarak hem günah hem de büyük ayıp işlemiştir. Ama en büyük ayıbı bu katliama göz yumanlar işlemiştir. Temennimiz Gürler Çeşmesinin eski adıyla yeniden yaşatılmasıdır. 

    En son olarak, yapılan onarımla, çeşme yeniden inşaa edilmiş eski tabela da yerine konmuştur. Bu çeşmenin eski resimlerine uygun olarak yeniden inşa edilmesi gerekir. 

    Tayakadın Köyü Çatalca'nın köyü iken 1972 yılında  Gaziosmanpaşa'ya bağlanmış, 2009 yılında da  Arnavutköy'ün ilçe olmasıyla Arnavutköy'e bağlanmıştır. 2014 yılında da mahalleye dönüşmüştür.

    Son yıllarda köyün yakınına kurulan pervanelerle rüzgar enerjisinden elektrik üretimi yapıldığından Tayakadın Köyü “Pervaneli Köy” olarak da anılmaktadır. Ancak bu pervaneler İstanbul Havalimanının uçuş emniyetini olumsuz etkilediğinden 2019 yılında kaldırılmışlardır.


    Tayakadın Köyünün kısa tarihi yukarıda verilmiştir. Tayakadın Köyünün tarihi ile ilgili daha fazla bilgi almak isteyenler Arnavutköy kaymakamlığınca hazırlanan "Osmanlı Belgelerinde Arnavurköy" isimli kitaptan faydalanabilirler. Bu kitaptan alınan Tayakadın köyü ile ilgili bazı belgeler aşağıda verilmiştir.

    . Tayakadın  Köyü tarihiyle ilgili belgeye dayalı bilgileri aktarmaya çalıştık. Tayakadın köyünün tarihi hakkında belgeye dayalı bilgi sahibi olanlar bu bilgilerini bizimle de paylaşırlarsa çok memnun oluruz

    Tayakadın Köyündeki tarihi yapıları ve belgeleri aşağıda veriyoruz. 


Sultan Mehmed Reşad Döneminde İstanbul’daki Bulgar

Cemaati: Nüfus, Yerleşim ve Ekonomi

The Bulgarian Community in Istanbul in The Time of Sultan

Mehmed Reşad: Settlement, Population and Economy

Neriman Ersoy Hacısalihoğlu




İstanbul’da Bulgarların yoğun olarak yaşadığı semtlerde kiliseye bağlı okullar mevcuttu. Balkan savaşından sonra İstanbul’da 3 sınıflık Pera ve Langa ile Fener’de ilk ve ortaöğretim okulları mevcuttu. Daha sonra İstanbul’un köyleri olan Terkos, İmrahor veTayakadın’da59 birer okul daha açılmıştır. 60. İstanbul’daki Bulgar okullarında 1913-14 yılında toplam 228 öğrenci vardı, 1914-1915’te bu sayı 295’e yükselmiştir. Aynı tarihlerde Langa okulunun binası satın alınmıştır. Bu bina için yerli halktan 250 lira toplanmış ve 800 lira da Bulgaristan Hükümeti tarafından gönderilmiştir. 1914-15 öğretim yılında İstanbul’daki Pera Bulgar okulunda 7 tane öğretmen görev yapmıştır. Tr. Zafirov okulun müdürüdür ve üç sınıfta haftalık toplam13 saat Bulgarca derslerine girmektedir. Fener Bulgar Okulunda tek öğretmen, Langa’daki okulda ise 3 öğretmen görev yapmıştır. Bu okullarda 6 saat Türkçe

dersi de yapıldığı belirtilmektedir61. Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı Devleti’ninyabancı okullara yönelik bazı imtiyazları kaldırmış olmasına rağmen, İstanbul’daki Bulgar okullarına yönelik herhangi bir kısıtlama yapılmadığı anlaşılmaktadır62. Bunda şüphesiz savaşta Bulgaristan ile Osmanlı Devleti’nin müttefik olması da etkili olmuştur.

 

Padişahların kızlarını veya şehzadelerini emziren kadınlara dâye, tâye veya sütnine denirdi. Bkz. M. Çağatay

Uluçay, Harem, II, Ankara 2001, s. 138-140. Günümüzde Tayakadın, Arnavutköy’e bağlı bir köydür.



















 



TAYAKADIN KÖYÜ HAKKINDA BAZI BİLGİLER


Tarım ve hayvancılık Tayakadın Köylülerinin en önemli geçim kaynağıdır. Köy arazisi manda yetiştiriciliğine çok uygun olduğundan büyük baş hayvanların büyük bölümü mandadır. Organik manda sütü arayanlar, köyde manda besleyen kişilere sipariş vererek süt temin edebilirler. Manda sütü kaynatılıp birkaç saat bekletilirse üzerinde yarım parmak kaymak oluşur. Kaymağı aldıktan sonra inek sütü ile karıştırılan manda sütüyle yapılan yoğurdun lezzeti çok güzel olur. 
Köyde tamamen organik inek sütü üretenler de var. Gerçek süt nasıl oluyormuş! Merak edenler köyde isimleri bilinen  kişilerden, önceden haber vermeleri şartıyla, süt temin edebilirler. 
İlk bahar aylarında inekler yeşil ot yediklerinden süt biraz sulu ve kokulu olabilir. 
NOT: İstanbul Hava Alanı inşaatı sonrası mandaların yaşam alanı kalmadığından mandacılık yapan aile sayısı 3 e inmiştir.

Köylüler kendi ihtiyaçları için her türlü sebze ve meyveyi üretmektedirler. Köylülerin kendi ihtiyaçları için ürettikleri kuru fasulyenin lezzeti tartışılmaz. Tarım ürünlerinden satın almak isteyenlerin önceden sipariş vermeleri gerekmektedir. Ben tavsiye ediyorum pişman olmazsınız. 
  Kemerburgaz ve Göktürk'ten Tayakadın' a 20 dakikada ulaşılabilir.  Arnavutköy ve Yassıören üzerinden de Tayakadın Köyüne rahatlıkla ulaşılabilir. Yaz aylarında hafta sonu trafiğine yakalanmamak lazım.

Ormanla iç içe olan Tayakadın köyünde yaşamak bir ayrıcalıktır. Köydeki piknik alanları daha çok dernek toplantıları için kiralanmaktadır. Arnavutköy-Tayakadın yolu üzerindeki orman içi piknik alanları hafta sonları çok fazla ziyaretçi çekmektedir. Çarpık yapılaşma her ne kadar görüntüyü bozduysa da kalan orman alanları insanı rahatlatmaktadır.

Eğer Tayakadın köyüne yolunuz düşerse, köy çıkışında yol kenarına dikkatlice park ediniz, bölgenin yüksek tepesi olan bu yerden Karadenizi ve Terkos Gölünü ve yeni yapılacak 3. Havaalanı sahasını seyrediniz,  orman ve deniz havasını ciğerlerinize doldurunuz. Deniz, göl ve ormanın bir arada görüldüğü manzara gerçekten güzeldir. Bu manzara kanal istanbul ve 3. hava alanının yapılmasından  sonra sonsuza kadar yok olacaktır. İnşaat öncesi ve sonrası manzarayı görmek ve aradaki farkı gelecek nesillere aktarmak için bu bölgeyi ziyaret etmenizi öneririz. 
NOT: Evet artık manzara yerine uçak seyredeceksiniz.  21.05.2023

Köyde standardı yüksek kafeterya ve restoran bulunmadığından yerli ziyaretçilerin pek fazla rağbet ettiği söylenemez. Ancak, köy kahvelerinde demlenen çayın kalitesi iyidir, bardakların temizliğinden de emin olabilirsiniz. Yolunuz Tayakadın Köyüne düşerse bir bardak çay içmenizi  tavsiye ederiz. 
Köyde yaşayanlar, genellikle akşamları, köy kahvelerinde buluşup sohbet ederler.  

Tayakadın köyüne gelmiş iken  Durusu (Terkos) ve Karaburun ve Yeniköy köylerini de ziyaret edebilirsiniz.  

Durusu su müzesinin onarımı bittiği halde henüz ziyarete açılmadı. Nedenini bilmiyoruz. Bu müze ziyarete açıldığında bölgenin tanıtımına katkı sağlayacaktır. Arnavutköy Belediyesi ilgililerinin konuyla ilgilendiklerini tahmin ediyoruz.

Karaburun Köyünde deniz kıyısındaki restoranda balık yemenizi tavsiye ederiz. Kalitesinden memnun olacağınızdan emin olabilirsiniz. Fiyat konusununda yorum yapamam. 
Tayakadın, yapılması planlanan yeni otoyolda ana aks durumundadır. Bu yeni otobanın, İstanbul Boğazına inşa edilecek olan Üçüncü Boğaz Köprüsü ile Anadolu yakasındaki diğer otobanı birleştirerek İstanbul'un kuzeyinde yeni bir ulaşım bölgesi yaratması beklenmektedir.

29 Nisan 2010'da Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın açıkladığı 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu güzergahına göre Tayakadın, iki otoban'ın kesişim noktası olacaktır. 2014 yılında ilan edilen imar planı tadilatıyla söz konusu kavşak yeri belirlenmiştir. Merak edenler Arnavutköy Belediyesinin internet sitesinden bu planlara ulaşabilirler. 

11 Ocak 2011'de açıklanan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın  Kanal İstanbul Projesinin Tayakadın Köyünden geçeceğine dair söylentiler devam etmektedir. İstanbul'daki yeni kentin, 3. havalimanı, üniversiteler, iş merkezleri doğal parklar ve yaşam alanları ile Karadeniz kıyısına kurulması planlamaktadır. Tayakadın, "Yeni İstanbul" projesine en yakın ve en avantajlı bölge durumundadır.
3 Mayıs 2013'te ihalesi yapılan 3.Havalimanının kamulaştırma sınırı Tayakadın Köyüne yaklaşık bir kilometre mesafededir.

Tayakadın Köyü, 8 Eylül 2012 tarihli  Resmi Gazete'de yayımlanan karara (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/09/20120908-18-1.pdf) göre  Kanal İstanbul güzergahı içinde kalmaktadır. Muhtemel güzergah haritası şu şekildedir: https://maps.google.com/maps/ms?msid=200627424479443427460.0004d896720d485dec173&msa=0
 Bir yıl önce, Tayakadın köyünün imar planının  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılması için çalışma başlatıldığını ve bölgenin rezerv konut alanı olarak ilan edildiğini biliyoruz.

Tayakadın Köyü'nün çevresindeki gezilecek ve görülecek yerlerin fotoğraflarını kısa süre sonra bu siteye koyacağım.

NOT:TAYKADIN KÖYÜ İle güncel gelişmeleri bu siteden izleyebilirsiniz. Sorularınız ve önerileriniz olursa memnun oluruz.


TAYAKADIN KÖYÜNDE MUHTEMELEN ROMA DÖNEMİNDEN KALMA TARİHİ KEMER FOTOĞRAFLARI AŞAĞIDA YER ALMAKTADIR

NOT:
1)Aşağıda fotoğrafı yer alan kemer kalıntılarıyla ilgili olarak hiç bir bilgiye ve belgeye ulaşamadım.
2) Bu kemerler artık yok .21.05.2023














DURUSU (TERKOS)'DAKİ TARİHİ SU POMPALARI

  





FRANSA Yapımı Buhar Makinaları
 
Jenaratör

Durusu'daki tesislerin görünümü






İngiltere Yapımı Buhar Makinası

  Buhar tahrikli pompalar 1963 yılına kadar elektrik enerjisiyle çalışan pompalarla birlikte hizmet görmüştür. Bu konuda daha geniş bilgiye İSKİ'nin internet sitesinden ulaşabilirsiniz. İngiltere'de imal edilen buhar makinasının aynısının 1911 yılında İngiltere-Amerika seferinde buz dağına çarparak batan TİTANİK gemisinde kullanıldığı bilinmektedir.










ERKEN ROMA DÖNEMİNDEN KALAN SU YOLLARININ TAYAKADIN KÖYÜNDEKİ BAZI GÖRÜNTÜLERİ 











    Roma döneminden kalan su kanalına ait bazı görüntüleri veriyoruz. Bu su kanalları yüzeyde inşa edildiği için yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Daha önce yerleri bilinenlerin bugün yerlerini tespit etmek çok zordur. Halen açıkta olan  kanallar da bir süre sonra kaybolacaktır. 1000 yıllık kanal kalıntılarının yok olmasına gönül razı olmamaktadır. 

4 yorum:

  1. Su kenerleri hakkında bilgiye Çatalc Kültür ve Turizm derneğinden öğrenebilirsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Halit bey
    Tarihe ışık tutan kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Elinize emeğinize sağlık güncel bir yazı daha yazarsanız daha yararlı olacaktır

    YanıtlaSil
  4. Yazınızı bahsettiğiniz üçüncü hava limanı yerleşkesi içinde okudum. Tarihe bir ışık tuttunuz. Hava limanı neyse de! Kanal buraya pek iyi gelmeyecek sanırım. Bu dokunun bozulmaması gerektir inancındayım. Yazı için teşeklürler.

    YanıtlaSil

    1941.   İkinci Dünya Savaşı patlamıştı.   Barbarossa Harekatı başladı, Sovyetler Birliği'nin Nazi Almanyası tarafından işgal edilme ...