28 Eylül 2021 Salı

7 Şubat 2021 Pazar

OSMANLI’DA ve GÜNÜMÜZDE YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ

 


OSMANLI’DA ve GÜNÜMÜZDE YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ HAKKINDA

KISA BİLGİ NOTU

 

Devletin  mali gücünün yeterli olmadığı dönemlerde, kamu yatırımlarının, yatırımcıya belli bir süre imtiyaz verilerek, özel teşebbüslere yaptırılması ve işlettirilmesi  Osmanlı’da ve günümüzde uygulanan  yöntemidir. 

Osmanlı Devleti tarafından yabancı devletlere ve şirketlere tanınan kapitilasyonlar ve imtiyazlar Lozan’da yeni Türk devletine büyük sorun yaratmıştır. Bu nedenle, ilk Cumhuriyet Hükümetleri  Osmanlı Devletince yabancı şirketlere verilen imtiyazlara, imtiyaz sahibi şirketlerle anlaşma sağlayıp karşılığını ödeyerek son vermişler ve  bu finansman yöntemine itibar etmemişlerdir.

Osmanlı İmparatorluğu'nca ‘imtiyaz hukuku’ alanında yapılan ilk yasal düzenleme, 10 Haziran 1326 tarihli Takvimi Vakayi’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 'Menafii Umumiyeye Müteallik İmtiyazat Hakkında Kanun’dur. Kanuna göre, belediyelerce verilecek imtiyazlar da dahil, her türlü imtiyaz sözleşmeleri merkezi idarenin onayı ile yürürlüğe girecektir. Belediyelere tanınan hak, yetki ve imtiyazların devrine imkan veren söz konusu kanun hükümleri günümüze kadar gelmiştir. Danıştay Birinci Dairesince verilen, E:2000/148, K: 2000/192 sayılı istişari kararda, 10 Haziran 1310 tarihli Menafii Umumiyeye Müteallik İmtiyazat Hakkında Kanun'un halen yürürlükte olduğu ve belediyelerin bu kanuna göre imtiyaz verebileceği hususuna işaret edilmiştir.

Ülkemizde 1980 yılı sonrası imtiyaz sözleşmelerinin haberleşme sektöründe yaygınlaşmaya başladığını görmekteyiz. Daha sonraki yıllarda ulaşım altyapı yatırımlarına da yaygınlaştırılmıştır.

1994 yılında, ‘Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun’ kabul edilerek model için yasal zemin oluşturulmuştur. Bu kanun zaman içinde pek çok değişikliğe uğramıştır. 

Son yıllarda ülkemizde yapılan ulaşım alt yapı yatırımları ve şehir hastaneleri bu model ile yapılmıştır. Bu modelin olumlu ve olumsuz yönlerini ele alan  pek çok araştırma vardır. Bize göre bu yatırım modelin esası, bütçe kaynaklarıyla yapılamayan büyük çaplı kamu yatırımlarının bütçe dışı yüksek maliyetli iç ve dış kaynaklar kullanılarak yapılmasıdır. Verilen Hazine garantileri nedeniyle bu yatırımların mali yükü ileriki yılların bütçelerine yansımaktadır. Verilen ödeme garantileri devlet borçları arasında yer almadığından devlet daha az borçlanmış gibi bir imaj yaratılmaktaysa da bu doğru değildir.

Bu özet bilgilerden sonra, Osmanlı’da imtiyaz verilerek yapılan yatırımlar konusuna dönecek olursak:

            '93 Harbi' olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı  Osmanlı Devletinin mali durumunu zora sokmuştur. Savaş sonrası giderek kötüleşen mali durum nedeniyle Devlet, yabancı devletlerden aldığı borçların taksitlerini ödeyemez duruma gelmiştir. Borçlarını tahsil edemeyen devletlerin temsilcilerinden oluşan Duyun-u Umumiye İdaresi’nin oluşumuna imkan tanıyan ‘Muharrem Kararnamesi’ olarak bilinen kararname 1881 yılında Osmanlı Devletince yayınlanmıştır. Kararnameyle Devletin tahsil ettiği bazı gelirlerin tahsiline Duyun-u Umumiye İdaresi yetkili kılınmıştır.

Osmanlı Devletinin bozuk olan mali durumu nedeniyle Dersaadet’de (İstanbul’da) yapılması gereken su, ulaşım, tünel gibi alt yapı yatırımlarının yabancı şirketlere imtiyaz verilmek suretiyle yapılmasını zorunlu kılmıştır. Dersaadet Tramvay Şirketi, Dersaadet Su Şirketi. Dersaadet Tünel Şirketi imtiyaz alan şirketlerden bazılarıdır. İstanbul Belediyesince bu şirketlerle yapılan ve merkezi devletçe onaylanan imtiyaz sözleşmeleri arşivlerde mevcuttur. Bu sözleşmelerin bazıları araştırmacılar tarafından ele alınıp incelenmiş, elde edilen bilgiler bazı makalelere ve kitaplara konu olmuştur.

Osmanlı Hükümetinin mali bakımdan en sıkıntılı olduğu yıllarda imzaladığı imtiyaz sözleşmelerinin ortak hükümleriyle günümüz Yap-İşlet-Devret sözleşmelerinin ortak hükümlerini karşılaştırmak ilginç olabilir düşüncesiyle, Osmanlı dönemi imtiyaz sözleşmelerinin bazı ortak hükümlerine aşağıda yer verilmiştir:

          1)İmtiyaza konu yatırımda günün en son teknolojisi kullanılacaktır.

          2)Yapılan yatırım idarece denetlenecektir.

3)Zorunlu hallerde, yatırım ve işletme süresinde yabancı tebaya ait kişiler çalıştırılacak ise bu sayı önceden belirlenip gerekli izinler alınacaktır.

4)Şirket kayıtları Türkçe ve diğer dillerde tutulacak, Devletle olan yazışmalar Türkçe yapılacaktır.

           5)İmtiyaz devredilemez.

6)İmtiyaz sonunda bütün binalar, diğer makine ve teçhizat çalışır vaziyette ilgili idareye devredilecektir.

7)İmtiyaz sahibi şirket ile Belediye arasında çıkacak ihtilaflar Şura-yı Devlet (Danıştay) tarafından çözümlenecektir. Hukuk davalarının çözümünde Osmanlı Devleti mahkemeleri yetkili olacaktır.


8)Sözleşmelerdeki para birimi Devletin Resmi parası olan ‘Osmanlı Lirası’ dır

Ülkemizde yakın geçmişte imzalanan Yap-İşlet-Devret sözleşmelerinin genel hükümleri basında geniş olarak yer almıştır. Söz konusu sözleşme hükümlerinin detayları bilinmediğinden burada yer verilmemiştir.

Osmanlı Devletinin en zor günlerinde imzalanan imtiyaz sözleşmelerinde Devletin resmi parasının kullanılmasından ve Devletin yargı yetkisinden taviz verilmediğine dikkat çekmek isteriz.

NOT:

1)Yukarıdaki bilgiler açık kaynaklardan alınmıştır.

2)Yazıda, Osmanlı Dönemi Sözleşmelerinin önemli bulduğumuz bazı hükümlerine yer verilmiştir. 





    1941.   İkinci Dünya Savaşı patlamıştı.   Barbarossa Harekatı başladı, Sovyetler Birliği'nin Nazi Almanyası tarafından işgal edilme ...