OSMANLI’DA
ve GÜNÜMÜZDE YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ HAKKINDA
KISA BİLGİ
NOTU
Devletin mali gücünün yeterli olmadığı dönemlerde, kamu yatırımlarının, yatırımcıya belli bir süre imtiyaz verilerek, özel teşebbüslere yaptırılması ve işlettirilmesi Osmanlı’da ve günümüzde uygulanan yöntemidir.
Osmanlı Devleti tarafından yabancı devletlere ve şirketlere tanınan kapitilasyonlar ve imtiyazlar Lozan’da yeni Türk devletine büyük sorun yaratmıştır. Bu nedenle, ilk Cumhuriyet Hükümetleri Osmanlı Devletince yabancı şirketlere verilen imtiyazlara, imtiyaz sahibi şirketlerle anlaşma sağlayıp karşılığını ödeyerek son vermişler ve bu finansman yöntemine itibar etmemişlerdir.
Osmanlı
İmparatorluğu'nca ‘imtiyaz hukuku’ alanında yapılan ilk yasal düzenleme, 10
Haziran 1326 tarihli Takvimi Vakayi’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 'Menafii
Umumiyeye Müteallik İmtiyazat Hakkında Kanun’dur. Kanuna göre, belediyelerce
verilecek imtiyazlar da dahil, her türlü imtiyaz sözleşmeleri merkezi idarenin onayı
ile yürürlüğe girecektir. Belediyelere tanınan hak, yetki ve imtiyazların
devrine imkan veren söz konusu kanun hükümleri günümüze kadar gelmiştir. Danıştay
Birinci Dairesince verilen, E:2000/148, K: 2000/192 sayılı istişari kararda, 10
Haziran 1310 tarihli Menafii Umumiyeye Müteallik İmtiyazat Hakkında Kanun'un
halen yürürlükte olduğu ve belediyelerin bu kanuna göre imtiyaz verebileceği
hususuna işaret edilmiştir.
Ülkemizde 1980
yılı sonrası imtiyaz sözleşmelerinin haberleşme sektöründe yaygınlaşmaya
başladığını görmekteyiz. Daha sonraki yıllarda ulaşım altyapı yatırımlarına da yaygınlaştırılmıştır.
1994 yılında, ‘Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun’ kabul edilerek model için yasal zemin oluşturulmuştur. Bu kanun zaman içinde pek çok değişikliğe uğramıştır.
Son yıllarda ülkemizde
yapılan ulaşım alt yapı yatırımları ve şehir hastaneleri bu model ile
yapılmıştır. Bu modelin olumlu ve olumsuz yönlerini ele alan pek çok araştırma vardır. Bize göre bu yatırım modelin esası, bütçe kaynaklarıyla yapılamayan büyük çaplı kamu yatırımlarının bütçe dışı yüksek maliyetli iç ve dış kaynaklar kullanılarak yapılmasıdır. Verilen Hazine garantileri nedeniyle bu yatırımların mali yükü ileriki yılların bütçelerine yansımaktadır. Verilen ödeme garantileri devlet borçları arasında yer almadığından devlet daha az borçlanmış gibi bir imaj yaratılmaktaysa da bu doğru değildir.
Bu
özet bilgilerden sonra, Osmanlı’da imtiyaz verilerek yapılan yatırımlar
konusuna dönecek olursak:
'93 Harbi' olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı Devletinin mali durumunu zora sokmuştur. Savaş sonrası giderek
kötüleşen mali durum nedeniyle Devlet, yabancı devletlerden aldığı borçların
taksitlerini ödeyemez duruma gelmiştir. Borçlarını tahsil edemeyen devletlerin
temsilcilerinden oluşan Duyun-u Umumiye İdaresi’nin oluşumuna imkan tanıyan ‘Muharrem
Kararnamesi’ olarak bilinen kararname 1881 yılında Osmanlı Devletince yayınlanmıştır. Kararnameyle Devletin tahsil ettiği bazı gelirlerin tahsiline
Duyun-u Umumiye İdaresi yetkili kılınmıştır.
Osmanlı
Devletinin bozuk olan mali durumu nedeniyle Dersaadet’de (İstanbul’da)
yapılması gereken su, ulaşım, tünel gibi alt yapı yatırımlarının yabancı şirketlere
imtiyaz verilmek suretiyle yapılmasını zorunlu kılmıştır. Dersaadet Tramvay
Şirketi, Dersaadet Su Şirketi. Dersaadet Tünel Şirketi imtiyaz alan şirketlerden
bazılarıdır. İstanbul Belediyesince bu şirketlerle yapılan ve merkezi devletçe
onaylanan imtiyaz sözleşmeleri arşivlerde mevcuttur. Bu sözleşmelerin bazıları
araştırmacılar tarafından ele alınıp incelenmiş, elde edilen bilgiler bazı
makalelere ve kitaplara konu olmuştur.
Osmanlı
Hükümetinin mali bakımdan en sıkıntılı olduğu yıllarda imzaladığı imtiyaz
sözleşmelerinin ortak hükümleriyle günümüz Yap-İşlet-Devret sözleşmelerinin
ortak hükümlerini karşılaştırmak ilginç olabilir düşüncesiyle, Osmanlı dönemi imtiyaz
sözleşmelerinin bazı ortak hükümlerine aşağıda yer verilmiştir:
1)İmtiyaza konu yatırımda günün en
son teknolojisi kullanılacaktır.
2)Yapılan yatırım idarece
denetlenecektir.
3)Zorunlu
hallerde, yatırım ve işletme süresinde yabancı tebaya ait kişiler
çalıştırılacak ise bu sayı önceden belirlenip gerekli izinler alınacaktır.
4)Şirket
kayıtları Türkçe ve diğer dillerde tutulacak, Devletle olan yazışmalar Türkçe
yapılacaktır.
5)İmtiyaz devredilemez.
6)İmtiyaz
sonunda bütün binalar, diğer makine ve teçhizat çalışır vaziyette ilgili
idareye devredilecektir.
7)İmtiyaz sahibi şirket ile Belediye
arasında çıkacak ihtilaflar Şura-yı Devlet (Danıştay) tarafından çözümlenecektir.
Hukuk davalarının çözümünde Osmanlı Devleti mahkemeleri yetkili olacaktır.
8)Sözleşmelerdeki para birimi
Devletin Resmi parası olan ‘Osmanlı Lirası’ dır
Ülkemizde
yakın geçmişte imzalanan Yap-İşlet-Devret sözleşmelerinin genel hükümleri
basında geniş olarak yer almıştır. Söz konusu sözleşme hükümlerinin detayları
bilinmediğinden burada yer verilmemiştir.
Osmanlı
Devletinin en zor günlerinde imzalanan imtiyaz sözleşmelerinde Devletin resmi
parasının kullanılmasından ve Devletin yargı yetkisinden taviz verilmediğine
dikkat çekmek isteriz.
NOT:
1)Yukarıdaki
bilgiler açık kaynaklardan alınmıştır.
2)Yazıda,
Osmanlı Dönemi Sözleşmelerinin önemli bulduğumuz bazı hükümlerine yer
verilmiştir.