KANAL İSTANBUL İÇİN
YAPILAN BAZI MEVZUAT DÜZENLEMELERİ HAKKINDA BİR ÇALIŞMA
‘Kanal İstanbul’ ile ilgili tartışma genelde, kanal
inşaatında kamu yararı var mı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi hükümleri dikkate
alındığında fayda-maliyet analizinden nasıl bir sonuç çıkar gibi konular üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Bu konuda yapılan mevzuat
düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde ‘Kanal İstanbul Projesi' inşaatının
kapsamı ve amacı hakkında daha net fikir edinilebilir.
Bu yazımızda ‘Kanal İstanbul Projesiyle' ilgili olarak
bu güne kadar alınan bakanlar kurulu kararlarını, yapılan kanun değişikliklerini ve yüksek yargının kararlarını, imar planı değişikliklerini ele alıp değerlendirmek istiyoruz.
1)13.08.2012 tarihli
ve 2012/3573 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı:
İstanbul’da bulunan bazı alanlarda gerçekleştirilecek proje uygulamaları kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yetkilendirilmesine ilişkin ekli Kararın yürürlüğe konulması; adı geçen Bakanlığın 9/8/2012 tarihli ve 12689 sayılı yazısı üzerine, 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendine göre, Bakanlar Kurulu’nca 13/8/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
13/8/2012 Tarihli ve 2012/3573 Sayılı Kararnamenin Eki Karar:
Yetkilendirme:
MADDE 1 –(1) İstanbul'da bulunan ve ekli kroki ile listede
sınır ve koordinatları gösterilen alanın, olası
afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki
yapılar tasfiye edilerek, yeni yerleşim alanı olarak kullanılması amacıyla,
644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 2.nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi
kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilendirilmiştir.
Yürürlük
MADDE 2 –(1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 3 –(1) Bu Karar hükümlerini Çevre ve Şehircilik
Bakanı yürütür.
2)24.02.2014 tarihli ve 2014/6028 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı:
MADDE 1 –İstanbul’da bulunan ve 13/8/2012 tarihli ve 2012/3573 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, olası afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki yapıların tasfiye edilerek yeni yerleşim alanı olarak kullanılması amacıyla, 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetkilendirildiği alanın sınırları, ekli kroki ile listede gösterildiği şekilde yeniden belirlenmiştir.
MADDE
2 Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE
3 Bu Karar hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.
Not: Her iki Bakanlar Kurulu Kararlarının ekinde koordinatlı
Avrupa Yakası Rezerv Alanı Haritası
yer almaktadır .
3) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi 1/5000 ölçekli imar planı değişikliği
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi kararıyla 1/5000 ölçekli imar planının tadilatı yapılmıştır.18.06.2014-18.07.2014 tarihlerinde askı ilanı yapılan bu plan tadilatıyla 3. Köprü bağlantı yollarının yeni güzergahı planlara işlenmiştir. Daha önce kabul edilen 1/5000'lik planda başkaca önemli değişiklik yapılmamıştır.
4) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Arasında Yapılan Protokol
Basında yer alan haberlere göre, 'İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanı' adı altında rezerv yapı alanı ilan edilen yerde
imar planı çalışması yapılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ile protokol yapılması kararı alınmıştır.
KANAL İSTANBUL’LA İLGİLİ KANUN ve KHK’lar
1)644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi:
“ç) (Değişik:
8/8/2011-KHK-648/ 1 md.) Her tür ve ölçekteki fiziki planlara ve bunların
uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve standartları belirlemek ve
bunların uygulanmasını sağlamak, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar
ile merkezi idarenin yetkisi içindeki kamu yatırımları, mülkiyeti kamuya
ait arsa ve araziler üzerinde yapılacak her türlü yapı, milli güvenliğe dair
tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik
bölgeleri, enerji ve telekomünikasyon tesislerine ilişkin etütleri, harita, her
tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon
planlarını ve değişikliklerini resen yapmak, yaptırmak, onaylamak ve başvuru
tarihinden itibaren iki ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılmaması
halinde resen ruhsat ve yapı kullanma izni vermek.”
2)14/4/2016 tarihli 6704 sayılı Kanunun;
7. Maddesiyle;
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesine “Su yolu; imar planı kararıyla
yapay olarak oluşturulan ve deniz araçlarıyla ulaşımın sağlandığı su geçididir.”
Tanımı,
8. maddesiyle;
3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesinin birinci fıkrasına
“yol” ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen “su yolu” ibaresi,
9. maddesiyle;
3194
sayılı Kanunun 18. maddesinin üçüncü fıkrasına “yol” ibaresinden sonra gelmek
üzere “… su yolu” ibaresinin ibaresi eklenmiştir.
13. maddesiyle;
25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera
Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK
MADDE 1- 30/4/2014 tarihli ve 28987 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 24/2/2014
tarihli ve 2014/6028 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen; İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanı
içerisinde yer alan mera, yaylak ve kışlak gibi orta mallarının vasıfları,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca bu Kanun hükümlerine bağlı
kalınmaksızın resen kaldırılır ve bu taşınmazlar Hazine adına tescil
edilir.”
21. maddesiyle;
16/5/2012
tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen yedinci fıkrası
aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“(7)
Bu Kanunun uygulanması için belirlenen alanların sınırları içinde olup riskli yapılar dışında kalan diğer
yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Bakanlıkça gerekli görülenler,
değerleme çalışmalarında yapının riskli olmadığı gözetilmek kaydıyla bu Kanun
hükümlerine tabi olur.”
Yukarıda yer verdiğimiz kanun değişikliklerinin Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olduğu iddiasıyla, iptal istemiyle 125 Millet
Vekili tarafından Anayasa Mahkemesinde dava açılmış Anayasa Mahkemesinin
15.11.2017 tarihli 2016/133 Esas ve 2017/155 Karar sayılı kararıyla;3194 sayılı
İmar Kanununda ve Mera Kanununda yapılan değişikliklerin iptal istemi
reddedilmiş, 6306 sayılı Kanunun 3. Maddesinin 7. Fıkrasında yapılan değişiklik
ise Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
3)26/7/2018 tarihli ve 7146 sayılı Kanunun 9
uncu maddesiyle:
3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun ‘kapsam’ başlıklı 2.maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yük ve/veya yolcu ve yat limanları ile kompleksleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projeleri,” ibaresi eklenmiştir.
DEĞERLENDİRME
1)Kanal İstanbul’ projesiyle ilgili olarak 24/2/2014 Tarihli ve 2014/6028 Sayılı Kararnamenin Eki Karardan, Kanal İstanbul’un nereden geçeceği net olarak anlaşılmaktadır. O tarihlerde her ne kadar alternatif güzergahlar üzerinde de çalışıldığı ifade edilmişse de aslında öteden beri tek güzergah üzerinde çalışılmıştır. Zira bölgenin coğrafi yapısı ikinci bir alternatife imkan vermemektedir. Karar metni aşağıda aynen alınmıştır.
Bakanlar Kurulu Kararının, ‘Kanal
İstanbul’ un geçeceği ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen
alanın, ‘İstanbul’da olası afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskânsız
ve afet riski altındaki yapılar tasfiye edilerek, yeni yerleşim alanı olarak
kullanılması’ amacıyla alındığı
ifade edilmektedir. Yeni yerleşim alanının adı karada “İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanı” olarak belirlenmiştir.
Mera Kanununa eklenen ek madde
ile, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen ‘İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanı’nı ile ilgili olarak; “İstanbul
İli Avrupa Yakası Proje Alanı içerisinde yer alan mera, yaylak ve kışlak
gibi orta mallarının vasıfları, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığınca bu Kanun hükümlerine bağlı kalınmaksızın resen kaldırılır ve bu
taşınmazlar Hazine adına tescil edilir.” Hükmü getirilmiştir.
Bu kanun değişikliği ile İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanı
içerisinde yer alan meraların vasıfları Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığınca resen kaldırılacak, meralar Hazine adına tescil edilecektir. Oysa bu
yetki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmeliydi doğrusu budur. Dikkat
edilirse Kanal İstanbul’un adı geçmemekle birlikte ‘Proje Alanı’nın içinden
Kanal İstanbul geçeceğinden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
devreye girmektedir.
2) 14/4/2016 tarihli
6704 sayılı Kanunla 3194 sayılı İmar Kanununda Yapılan değişiklikler:
İmar Kanununda yapılan değişikliklerle Kanal İstanbul’un
geçeceği alan Düzenleme Ortaklık Payından karşılanacaktır. Düzenleme ortaklık
payları, düzenlemeye tabi tutulan yerler ile bölgenin ihtiyacı olan yol, meydan,
park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol, Milli Eğitim
Bakanlığına bağlı öğretime yönelik eğitim tesis alanları, Sağlık Bakanlığına
bağlı sağlık tesis alanları, pazar yeri, semt spor alanı, toplu taşıma
istasyonları ve durakları, otoyol hariç erişme kont-rolünün uygulandığı yol, su
yolu, resmî kurum alanı, mezarlık alanı, belediye hizmet alanı, sosyal ve
kültürel tesis alanı, özel tesis yapılma-sına konu olmayan ağaçlandırılacak
alan, rekreasyon alanı olarak ayrılan parseller ve mesire alanları gibi umumi
hizmet alanlarından oluşur.
Değişiklikten önce “su
yolu” ibaresi kanun metninde yer almadığından kanalın geçeceği alanın
kamulaştırılması gerekmekte idi bu da çok yüksek kamulaştırma maliyeti
getiriyordu bu maliyetten kurtulmak için düzenleme ortaklık payından
karşılanacak yerlerin arasına “su yolu”
ibaresi eklenmiştir. Kanal inşaat alanı oldukça büyük sahayı kapsadığından
önceden yüzde 40 olan düzenleme
Ortaklık Payı (DOP)oranı da en son 7181 sayılı kanunla yüzde 45’e çıkarılmıştır.
Kanalın iki yanının yeni şehir alanı olarak belirlenmesi
Kanal İstanbul inşaatının olmazsa olmazıdır. Kanal İstanbul’un içinden geçeceği
İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanı
içerisinde Hazineye ait askeri araziler, Hazine adına tescil edilecek mera
alanları, Devletin hüküm ve tasarrufunda olup imar uygulamasıyla Hazine adına
tescil edilecek alanlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ve İstanbul Su ve
Kanalizasyon İdaresine ait taşınmazlar vardır ve bu taşınmazlar Kanal İstanbul
projesi kapsamında kullanılmak üzere Hazineye devredilecektir. Bunlardan Sazlıdere
barajı ve koruma bandı içinde kalan alanlar ile askeri alanlar en
önemlileridir. Hazine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşu İSKİ mülkiyetindeki
ve imar uygulamasıyla Hazine mülkiyetine geçecek alanların toplam proje alanı
içindeki payı oldukça yüksektir. Kamuya ait bu alanlar, diğerleriyle birlikte, imara
açılarak, buralara iki milyon nüfusa ulaşacak yeni şehirler inşa
edilmesi planlanmaktadır. Böylece, Proje alanında kamuya ait araziler değer
kazanacak bu arazilerden elde edilecek gelirle Kanal İstanbul projesi finanse
edilecektir. Yapılan kanun
değişiklikleri bu amaca yöneliktir ve kendi düşünce sistemi içinde gerçekçi ve
doğrudur. Bu husus tartışmalara konu olmamaktadır.
Tekrar etmek gerekirse Kanal İstanbul projesi için kamulaştırma
yapılması düşünülmemektedir, şevleriyle birlikte kanalın fiilen kapsadığı alan
düzenleme ortaklık payından (DOP) karşılanacaktır. Bunu biraz daha netleştirirsek,
proje alanı ilan edilen alan içinde kalan taşınmazlar bir potaya atılacak
potaya atılan taşınmazların yüzde 45’ düzenleme
ortaklık payına ayrılacaktır.
3)Dikkat edilirse, Bakanlar Kurulu Kararına göre İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanı, İstanbul’da olası afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki yapılar tasfiye edilerek, yeni yerleşim alanı olarak kullanılması amacıyla değerlendirilecektir.
Diğer taraftan, Kanal İstanbul projesinin yap-işlet-devret
modeli ile yapılaması için 3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında kanunun ‘kapsam’
maddesine “Kanal İstanbul ve benzeri su
yolu projeleri,” ibaresi eklenmiştir.
Avrupa Yakası Proje alanının, bir taraftan afet riski
altındaki yapıların tasfiye edilerek yeni yerleşim alanı olarak kullanılması amaçlanmakta,
diğer taraftan Kanal İstanbul projesi için yap-işlet- devret veya hasılat
paylaşımı modeliyle değerlendirilmesi düşünülmektedir. Oysa Bakanlar Kurulu
Kararlarında yer alan amaç ile kamuya yapılan açıklamalar örtüşmemektedir.
Kanalın belli süre (30-40yıl gibi) işletilmesinden elde
edilecek gelirler karşılık gösterilerek kanal inşaatının finansmanı mümkün
olmayacağından, aynen köprü ve otoyol inşaatlarında olduğu gibi, Devlet(Hazine)
tarafından dolar bazında gelir garantisi vermek gerekecektir. Geçmişte de
uygulanan bu model inşaatın daha kısa sürede bitmesini sağlar ancak Devlete en
yüksek borçlanma maliyetinden daha fazla maliyet artışı getirir. Zira Devletin
borçlanma maliyeti, şirketlerin borçlanma maliyetinden her zaman düşük olur. İhaleye
talip olacak şirketler kendi borçlanma maliyetlerini hesaba katarak teklif
vereceklerdir. Eninde sonunda bu maliyet artışı Devlete ve vatandaşa
yansıyacaktır. Bunun başka bir yolu da yoktur.
Bu durumda yeni yerleşim alanlarının yap işlet devret modeli
veya hasılat paylaşımı modeliyle inşa edilmesi nasıl olacaktır. Kanal
İnşaatının finansmanı nasıl sağlanacaktır? ÇET Raporunda ‘gayrimenkul gelirleri’ en önemli finansman kaynağı olarak
gösterildiğine göre proje alanındaki kamu taşınmazların satışı veya takası
suretiyle önemli miktarda gelir elde edilmesi planlanmaktadır. Yapılan
tartışmalarda bu konu çok fazla öne çıkmamaktadır. Milyarlarca dolar
değerindeki söz konusu taşınmazların satılarak paraya çevrilmesinden gelecek gelirin nerede ve ne şekilde kullanılacağı hususu gözden kaçmaktadır. Kanalın geçeceği alandaki kamu taşınmaz varlığının envanteri hakkında da detaylı bilgi yoktur.